Dediler ki;
“Ben Türkçe bilmiyorum, ama Ruhi’nin türkülerini, müziğini anlıyorum. Ruhi’nin muazzam bir sesi var; müthiş bir nefesi var. Bu öyle bir şey ki, sanatçının sözlerini anlamadan, ne söylediğini, ne duyduğunu anlıyorsunuz. Çok sıcak şeyler söylüyor: Dünyanın her yerinde anlaşılacak şeyler söylüyor.”
Francis Bebey / Cumhuriyet, 20 Şubat 1971 (Kamerun’lu müzikolog, kompozitör, gitarist, romancı ve şair)
Ruhi Su, Devlet Konservatuarı Opera Bölümü’nü ilk bitiren ve Devlet Artisti payesini kazanan bir ses sanatkârımızdır.(…). Geçen sene temsil edilen Fidelio’da ve Satılmış Nişanlıda çok alkışlanmıştır. Ankara Radyosu’nda üç telli sazla ara sıra söylediği halk türküleriyle de bütün Türkiye’ye ün salmıştır
Vedat Nedim Tör / Vatan, 25 Ağustos 1944
Halk türkülerinin de yavşak piyasa ağzıyla meyhanelere düştüğü bu aşağılık ve soysuz çağımızda, tam manasıyla asil ve yüksek seviyeli bir konser dinlemek, bulunmaz bir mutluluk oldu.
Ruhi Su’ya göre, halk türküleri melodi ve şiir bakımından tam kıvamını bulmuş sanat eserleridir, ses ve okunuş bakımından pürüzlerinden ayıklanınca, klasik denecek kadar sağlam ve belirli bir ses mimarisine erişmiş şaheserlerdir.
Abidin Dino / Yaprak Dergisi, 15 Mart 1950
Kısa boylu, tıknaz, kabarık saçlı bir adamdır Ruhi Su. Onu bağlaması ile gözleri kapalı türkü söylerken dinlediğim zaman, balçıktan bir adam, Anadolu toprağına karışmış bir varlık görür gibi oldum… Konserde yanımda oturan bir dileyici ne dedi biliyor musunuz? “Anadolu ölmez bir Varlık ve Ruhi Su onun bekçisidir.” dedi. Ben de öyle düşünüyorum.
Azra Erhat / Yeni İstanbul, 10 Nisan 1951
Kafam uğulduyor. Utancımdan elimi yüzüme kapıyorum. Ruhi Su, elinde sazı ile gelip oturuyor mikrofonun önüne. Çalıyor, söylüyor. Bir ses, bir yiğit ses ki, süslü püslü salona sığmıyor. Buralık değil bu ses. Söyleyen Ruhi Su değil. Onun ağzında bütün bir yurt dile gelmiş.
Aziz Nesin / Akşam, 18 Ocak 1960
“Kan ağlayan ağıtlar, yiğitçe baş kaldıran koçaklamalar, derin bir insancalık yüklü nefesler; sırıtkan, yayvan ağızlarda eğlencelik, göstermelik haline gelmişlerdir… Bu yozlaştırmaya “yeter” diyor gibidir, Ruhi Su’nun yanıklığı, uyanıklığa çeviren gürbüz sesi. Saza bile başını eğmeden, göğsünü gere gere türkü söyleyişi.
Sabahattin Eyüboğlu